İYİ Parti Hatay Milletvekili Şefik Çirkin meclis te söz alarak önemli açıklamalarda bulundu.
Gündemde olan yeni çözüm süreci söylentileri, teğmenler ve Hatay’ın demografik yapısı hakkında açıklamalarda bulunan Çirkin: Bozulan demografik yapının onarılması bir millî güvenlik meselesidir; bir deprem meselesi değildir, bir deprem yardımı, deprem konutları meselesi değildir ve Hatay, Millî Güvenlik Kurulu özel gündemine girmelidir” dedi. İYİ Parti Hatay Milletvekili Şefik Çirkin mecliste yaptığı konuşmada: “Benden evvelki İYİ Parti adına konuşan Sayın Uğur Poyraz teknik konulara yeteri kadar değindiği için, ben, millî savunmayı ilgilendiren diğer hususlardan müsaadenizle başlamak istiyorum. Güncel olarak ilk mesele, yaklaşık bir aydır -birkaç aydır- teğmenlerimizin yeminiyle ilgili tartışmalar ve bunların geliştiği boyut. Şimdi, bilindiği üzere, teğmenlerimiz 30 Ağustosta bir yemin töreninden sonra bir ikinci program daha yapmışlar, arkasından Türkiye’de bu epey istismar edilmiş, tartışma konusu olmuş ve bazı kesimler tarafından da kötü niyetle kullanılmış. Bundan birkaç gün sonra AK PARTİ Sözcüsü Sayın Ömer Çelik olaya itidalli bir şekilde yaklaşmış ve gençlerimizin heyecanı kabilinden bir değerlendirmeyle konu hakkında fikrini söylemişti. Şimdi, bu yeminin çeşitli taraflar tarafından istismar edildiği açıktır; buna bir şey demiyoruz. Bir taraftan, Atatürk düşmanı ve Türk düşmanı, aslında Türk düşmanı bir çevre, diğer taraftan da bu yeminin sanki Sayın Cumhurbaşkanına karşı yapılmış havasını vermek isteyen çevreler, aslında hep birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerini istismar etmiştir fakat bunun akabinde, Sayın Cumhurbaşkanımızın çok sert bir açıklaması ve arkasından da soruşturma safhası gelmiştir. Şimdi, biz, yeni yeni soruşturmanın 30 Ağustosta başladığını duyuyoruz. Bence bu konuda geç kalınmış bir açıklamadır. Eğer bu, vaktinde açıklansaydı Sayın Cumhurbaşkanının demecine bağlanmaz ve ordunun kendi içerisindeki bir problem gibi görülebilirdi. Şimdi, gelinen noktada sayı itibarıyla ihraç istemiyle disiplin kuruluna verilen teğmenlerimizin sonu ve bu disiplin kurulu sürecinin sonucu çok önemlidir. Toplum ikiye bölünmüştür. Dolayısıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin morali açısından bu soruşturmanın sonucu son derece önemli ve kıymetlidir. Sayın Bakanım, tabii, biz soruşturmanın iç yüzünü bilmiyoruz, “Emre itaatsizlik.” deniyor, bu konuda biraz Bakanlık kapalı duruyor, kamuoyunu yeteri kadar aydınlatmıyor. Elbette ki, Türk Silahlı Kuvvetleri gibi bir kurumda emre itaatsizliğin mutlaka bir cezası vardır ancak günümüz şartlarında ve bu tartışma ortamında bu cezanın ihraç olmaması toplumu bir miktar ferahlatacaktır. Aynı zamanda bir kesime bakarsanız, neredeyse “Teğmenlerin tamamını ihraç edin.” diyorlar ve bu noktada disipline sevk edilen teğmen sayısı aslında umut da vericidir. Bunun Türk Silahlı Kuvvetlerine büyük zarar vermemesi açısından ama onların da ihracının söz konusu olmaması bence problemin sessiz ve Türk Silahlı Kuvvetlerine zarar vermeyecek bir açıyla, bir anlayışla halledilmesi açısından önemlidir.
Bunun yanı sıra, yine, millî savunmayı ilgilendiren diğer bir konuya da temas etmek istiyorum. Şimdi, günümüzde biraz evvelki kıymetli hatibin de ifade ettiği gibi yeni bir çözüm süreci ve bir Kürt-Türk ittifakı, Orta Doğu’da bir Kürt-Türk ittifakından söz ediliyor. Şimdi, bunun maliyetinin ne olduğu? Bu, iyi niyetle, bazen kötü niyetle, bazen baskıcı bir üslupla yapılan değerlendirmelerin sahipleri tarafından ne kadar düşünülüyor; doğrusu bunu bilmiyorum. Yani şöyle bir Orta Doğu’ya baktığımızda, geçmişe baktığımızda: bugün Suriye’de bize göre terör örgütü olan PKK-PYD var. Aynı zamanda Kuzey Irak’ta Peşmerge yönetimi var ve Türkiye’nin Kuzey Irak’la ilişkileri gayet iyi ve gayet insani. Bunun yanı sıra bir terör örgütünü kucağımıza almamızın istendiğinin tarafımız tarafından bilindiğinin bilinmesini arzu ederiz. Bu, Türkiye’yi sıkıntıya sokacak bir yaklaşımdır. Bir “Kürt-Türk ittifakı” deyiminden ziyade Türk milleti, Türk devleti yüzyıllardır Kürtlerle kucaklaşmış bu noktada da sıkıntısı olmayan bir devlet ve bir millettir. Yani hatırlatmak isterim: Şimdiki Mesut Barzani’nin babası merhum Molla Mustafa Barzani “Keşke Türkiye’deki Kürtler kadar haklarımız olsa.” demiştir.
SIRRI SAKİK (Ağrı) – Ne hakkımız var, Allah rızası için ya ne hakkımız var?
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Ne hakkınız yok? Söyleyin.
SIRRI SAKİK (Ağrı) – Eşit değiliz.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Ne demek? Eşitlikten anladığınız ne?
SIRRI SAKİK (Ağrı) – Hayatın hiçbir alanında eşit değiliz.
BAŞKAN MEHMET MUŞ – Sayın Sakik, müdahale etmeyelim lütfen. Görüşleri bir referans veriyor, bir referans veriyor.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Eşitlikten anladığınız nedir?
SIRRI SAKİK (Ağrı) – Gözlerimizin içine bakarak…
BAŞKAN MEHMET MUŞ – Sayın Sakik, bir referans veriyor lütfen.
AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) – Nasıl eşit değilsiniz? Şu an Meclistesiniz Sayın Sakık. Hakan Fidan haklı, Turgut Özal Malatyalı.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Sizin eşitlikten anladığınız nedir? Çıkın, bunu açık açık söyleyin. Devlete ortak olmaz, devletin tek bir milleti olur, o milletin de çeşitli parçaları olur. Ben Türkmen olarak, siz de Kürt olarak bu parçalardan birisisiniz; aksi takdirde birlik bozulur.
Gelelim Suriye Kürtlerine. Suriye Kürtlerinin -biz Hataylı olduğumuzdan dolayı biliyoruz, biraz daha yakınız, orada akrabalarımız var- vatandaşlığı dahi yoktu. Şimdi Cumhuriyet içerisinde Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı, ordu komutanı olabildiği bir ortamda Kürt kardeşlerimizin, Kürtlerin hangi eşitlikten bahsediyoruz; bunu da anlamak mümkün değildir. Şimdi, her şartta kendini eşit saymayan ve Kürt kökenli olup da eşitlik isteyenlere bir şeyi ifade etmek istiyorum: Biz bir devletiz, ve bu da Lozan’da bitmiştir. Bunun haricindeki bir değerlendirme bu ülkeyi böler; bizi anlayın. Herkes ana dilini konuşabilir fakat ana dilde eğitim olmaz. Bu önce milleti, sonra devleti böler; bizi anlayın.Burada hep birlikte huzur içerisinde yaşadığımız bir devlet var. Bizim derdimiz bunu muhafaza edebilmek ama bunun karşılığında bize bir ateş topu -sanki büyük bir şeymiş ve Türkiye’yi çok güçlendirecek bir meseleymiş gibi- takdim ediliyor. Bizler bunu anlamayacak kadar aptal değiliz. Bu, 4 ülkenin sınırlarını ilgilendiriyor. Siz, Suriye’de bir terör unsurunu ve Suriye topraklarını parçalayan bir grubu himaye etmemizi istiyorsunuz. Siz, Irak Anayasası’nı ihlal etmemizi istiyorsunuz. Siz, İran Anayasası’nı ihlal etmemizi istiyorsunuz. Bunun tarafları var, bunun tarafları sadece bu ülkeler de değil; Amerika, Rusya bunlar da taraf. Türkiye bu ateş topunun içine giremez. O bakımdan Türkiye çok dikkatli olmak zorundadır. Bu çözüm süreçlerini biz daha evvel gördük ve en son ki çözüm süreci hendeğe yuvarlanmıştır. Dolayısıyla çok dikkatli konuşmak, çok dikkatli davranmak lazımdır.
Sayın Bakanım ve Sayın Başkanım, son olarak… Kaç dakikam kaldı, bilmiyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ – Bir dakika ekleyeceğim Sayın Çirkin.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Çok teşekkür ediyorum efendim.
Ben Hatay ilinin Milletvekiliyim. Hatay konumu itibarıyla millî savunmanın bana göre -takdir sizlerindir elbette- en önemli illerinden biridir. Demografik yapısı bozulmuştur. Her toplantıda bunu -Komisyon üyelerimiz anlayışla karşılasınlar- tekrar etmek durumunda kalıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ – Sayın Çirkin, buyurun lütfen, bir dakika ekliyorum.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Hatay bir devletken bir vilayet olmuştur. Hatay bir devletin bir devlete ilhakı bakımından dünyada tektir. Aynı zamanda bu ilhakın Batı tarafından da hâlâ kabul edildiği kanaatinde değiliz, Hatay’la uğraşılmakta ve Hatay Batı’ nın projektörlerinin ilgi alanına girmiştir. Şimdi, böyle bir ortamda depremden dolayı bozulan demografik yapının onarılması bir millî güvenlik meselesidir; bir deprem meselesi değildir, bir deprem yardımı, deprem konutları meselesi değildir ve Hatay, Millî Güvenlik Kurulu özel gündemine girmelidir. Bunun başka çaresi yoktur, pozitif ayırımcılığa ihtiyacı olan bir vilayettir. Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.”dedi.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.