Mehmet Soyalan: “Azerbaycan’ın yanındayız”

Mehmet Soyalan: “Azerbaycan’ın yanındayız”

ABONE OL
3 Ekim 2020 19:07
Mehmet Soyalan: “Azerbaycan’ın yanındayız”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mehmet Soyalan: “Azerbaycan’ın yanındayız”

Ermenistan’ın Azerbaycan’a düzenlediği ve sivillerin hayatlarını kaybettiği saldırıların ardından Antakya Ülkü Ocakları basın açıklaması gerçekleştirdi.

Ermenistan’ın Azerbaycan’a düzenlediği saldırıyla ilgili bir açıklama yapan Antakya Ülkü Ocakları Başkanı Mehmet Soyalan yaptığı açıklamasında:”Ermenistan’ın 26 Eylül 2020 sabah saatlerinde dost ve kardeş ülke Azerbaycan’ın askeri birlik ve mevzilerine, sivil yerleşim birimlerine gerçekleştirdiği saldırılar düşmancadır, yeni bir kanlı sayfanın açılması demektir.


Tovuz Bölgesi’nde sivillerin hedef alındığı saldırının ardından artan gerilimler sıcak çatışmaya dönüşmüş, zulüm ve terör yöntemlerinin kimin tarafından kullanıldığı da iyice netleşmiştir.
Emperyalizmin maşası Ermenistan’ın 25-26 Şubat 1992 tarihinde gerçekleştirmiş olduğu ve 106’sı kadın 83’ü çocuk 613 Azerbaycan Türkü’nün hayatını kaybettiği Hocalı katliamı ardından işgal ettiği Türk topraklarına yerleşme ve yuvalanma emelleri, Karabağ meselesinin adil ve hakkaniyetli şekilde çözüm hedeflerini sekteye uğratmıştır.Bozgunculuk yapan, uzlaşmaya kapalı duran, barışa yüzünü dönen, sivil ve masumların kanını döken ülke Ermenistan’dır.Tarihinin her aşamasında gerek Rus gerek Amerikan ve Türk’ün düşmanı her milletle ortak hareket etme kabiliyeti olan Ermenistan’ın sicili Türk düşmanlığı ile vahşet ile doludur. Kurtuluş savaşı döneminde doğu illerimizde yapılan soykırımlar hatırımızdadır. Osmanlı Devleti’nde “Millet-i Sadıka” olarak adlandırılan Ermeniler; Osmanlı’nın zayıflaması ile bölgede kendilerini emperyalist devletlerin ellerine bırakmış ve isyanlarla bulundukları bölgede çoluk çocuk, yaşlı demeden katliamlarda bulunmuşlardır. Erzurum, Kars ve Van illerimizde ortaya çıkartılan 200’e yakın toplu mezar Ermeni zulmünün dünyaya ispatı bir belgedir. 1914 yılından başlayıp 1915 yılına kadar süren bu zulümler Osmanlı Devleti’nin çıkartmış olduğu Tehcir Kanunu ile son bulmuştur. Fakat ne aymazlıktır ki Ermeni lobisi tüm bu katliamları unutturmaya ve tüm dünyaya kendini haklı çıkarmak amacıyla Tehcir Kanunu ile kendilerinin katliama uğradıkları söylemektedir. Bu hususta her Emperyalist ülkeye bu tehcir, göç olaylarının katliam olduğunu kabul ettirmeye çalışıp anma programları düzenlemektedir. Tüm bunlar olurken Türk devleti yetkililerinin gelin arşivlerimizi açıp olayları bilim adamlarının, tarihçilerin incelemesine izin verelim demelerine rağmen hiçbir haklı yanlarının olmadığı gerçeğinin ilan olacağını bildikleri için bu tekliflerin hiç birini kabul etmemekte, masadan kaçmaktadırlar.Bu acıları unutmamız mümkün değildir.” diye konuştu.

“ERMENİSTAN BARDAĞI TAŞIRDI”

Ermenistan’ın 26 Temmuz’da Tovuz bölgesindeki sivil halka yaptığı saldırıyla bardağı taşırdığını ve topyekün Azerbaycan ordususun kendi toprakları olan işgal altındaki Dağlık Karabağ bölgesini geri almak için mücadelesine imkan tanıdığını belirten Başkanı Soyalan:” Tarihsel süreç içerisinde Ermenistan Türk düşmanlığını bu sefer 1992 yılında Hocalı’da, Dağlık Karabağ bölgesinde bir kez daha sergilemiştir. 1991 yılında Rusya’nın desteği ile Ermenistan Azerbaycan topraklarını işgal etmeye başlamış ve her girdiği yerdeki Türkleri katletmekten de geri durmamıştır. 1991 yılında Dağlık Karabağ bölgesi içerisinde yer alan Hankendi, 1992 yılında Şuşa ve Hocalı kentleri tüm dünyanın gözleri önünde işgal edilmiştir. Hele ki 25-26 Şubat 1992 tarihleri tarihe Hocalı Katliamı olarak geçmiştir. Evlerinde uyudukları sırada binlerce Azerbaycanlı, Rus birliklerinin desteği ile Hocalı şehrine giren Ermeni askerlerinin tank ve silah sesleri ile uyanmış ve sivil olmalarına rağmen katliama maruz kalmışlardır. Bu yaşanan acılar Ermeni askerlerinin hatıralarında mevcut olup bunları yazmaktan da hiç geri kalmamışlardır. Örneğin; Zori Balayan 1996 yılında yayımlanan “Ruhumuzun Canlanması” adlı kitabında “Ben ve Haçatur ele geçirdiğimiz bir eve girdiğimizde şahit olduk. Askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Çocuk bağırıyordu. Haçatur çocuğun sesini kesmek için annesinin kesilmiş göğsünü çocuğun ağzına soktu. Daha sonra 13 yaşındaki çocuğun derisini yüzdük. Saate baktım Türk çocuğu yedi dakika sonra öldü. Sonra çocuğun cesedini doğrayarak aynı soydan geldikleri köpeklerin önüne attık. Akşam aynı olaya üç kez daha şahit oldum. Türk çocuklarına yaptıklarımdan bahtiyarlık duyuyorum!” David Herdiyan’ın “Haç Uğrunda” kitabında “Bataklıktan geçmemiz gerekiyordu ancak sabah hava çok soğuktu, biz de kendimize ölülerden köprü yaptık. Ben önce cesetlerin üzerine basmak istemedim ancak Ohanyan bana korkmamamı söyledi. Adımlarıma 9 yaşlarında bir kızın sinesine basarak başladım. Ve böylece bin 200 kişinin üzerinden geçtim.”
Ne yazıktır ki, kendi anlatımlarının haricinde Hocalı bölgesine birkaç gün sonra gidebilen gazetecilerin çektikleri görüntüler de tarihi vesika niteliğindedir.”şeklinde aktardı.

“TÜRK GENÇLİĞİ HAZIRDIR”
Bu gün hala internet ortamında Hocalı katliamı adı altında videolarda vahşet sahnelerini izleyebilmenin mümkün olduğunu söyleyen Başkan Soyalan:”Tüm bu olanların ardından Ermenistan başbakanlarından Serj Sarkisyan, kendisi Hocalı Katliamında asker olarak görev yapmıştır “Hocalı’dan önce, Azerbaycanlılar bizim şaka yaptığımızı sanıyordu, Ermenilerin sivil nüfusa karşı el kaldırmayacaklarını sanıyorlardı. Biz bunu kırmayı başardık ve olay işte bu. “ diyerek sivil halka yapılan katliamı kabul etmiş bunu aktarmaktan da geri durmamıştır. Bir başka konuşmasında üniversite gençlerine yönelik olarak “Benim nesil üzerine düşen görevi başarıyla yerine getirdi. 90’lı yıllarda vatanımızın parçası Artsah’ı düşmanın elinden kurtardık. Her neslin bir görevi vardır. Sizin de hedefiniz Ararat’tır. (Ağrı Dağı ve çevresi)” şeklindeki açıklamasıyla hem Karabağ’ın işgal sürecini hem de Türkiye üzerindeki kirli emellerini aslında ifade etmiştir. Bunlar geçmişteki acılarımızdır ve hala hatıralarımızdadır, diridir, unutulmaycaktır. Bu gün yaşanan Azerbaycan- Ermenistan geriliminin temelinde bu yaşanmışlıklar vardır. İşgal edilen Azerbaycan topraklarının azadlık (özgürlük) mücadelesi verilmektedir. Artık her şey meydandadır.
Türk milletine karşı düşmanlık besleyen muhasım odakların Kafkasya’dan Ortadoğu’ya, Akdeniz’den Balkanlar’a kadar sürekli kriz çıkarmak ve kaos üretmek maksadıyla faaliyet halinde oldukları anlaşılmaktadır. Ermenistan’ın alçak saldırısını Akdeniz ve Ege’de oynanan şirret oyunlardan, Libya, Suriye ve Irak’ta sahnelenen emperyalist projelerden ayrı düşünmek, ayrı değerlendirmek geldiğimiz bu aşamada imkansızdır. Ülkücü hareket, iki devlet ve tek millet halinde geleceği kucaklayan Türkiye-Azerbaycan arasında var olan tarihi ve kültürel dayanışma ve yardımlaşmanın hiçbir gücün ve mütecaviz niyetin karşısında geri adım atmayacağı inancındadır. Kalbimizin soydaşlarımızla birlikte attığını bu vesileyle ilan ediyoruz. 1992 yılında Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in emri ile Azerbaycan- Karabağ savaşında gönüllü olarak görev alan büyüklerimizin oluşturduğu “Rüzgar Birliği” ruhu hala dipdiridir. Gerektiği takdirde Ermeni vahşetini dindirmek, işgale son verdirip azadlık için topyekün rüzgar olup esmeye, fırtına olup yıkmaya Türk Gençliği hazırdır. Karabağ Türk’ündür, Türk vatanıdır. Yegâne gayesi Türk düşmanlığı olan Ermenistan’ın ve kiralık silahlı unsurlarının Türk milleti karşısında tutunma ihtimali yoktur.Kanımızla, canımızla, varlığımızla Azerbaycan’ın yanındayız.”diyerek konuşmalarına son verdi.

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.


HIZLI YORUM YAP